rss
    250.000'den fazla arkadaşınız burada. Beğenin!

13 Temmuz 2011

Konu : Korku ( Freddy )

Bu notun konusu korku... Korkularımız işte... Doksanlarda, seksenlerde - çocukken daha doğrusu - nelerden korktuk, nasıl savunduk kendimizi, yatağın altı neden en güvenli yerdi bunu yazacam ben, sizler de yorumlarınızda yazarsınız belki bir şeyler...



Bak en çok bundan korktum ben...

Yıl 1987 - 1988... Bir tane video kaset... Adminin ekmeğe mama dememesi gerektiğini öğreneli daha bir kaç yıl olmuş. R harfi kabusu bir kaç yıl önce bitmiş...

"Elm Sokağında Kabus" ... Evde kimse yok, kaset benim ulaşamayacağım yerlerde saklanmış, adı da bir tuhaf... E erkek çocuk bunu seyreder arkadaş...


Film başladı. Gayet enerjik gençler var. Böyle okul ortamları, abiler - ablalar falan. Garip bir korku ve heyecan var içimde o sıra. Korku filmden değil de - her an biri gelir korkusu. Çünkü bu kaset Zeki Alasya - Metin Akpınar kasetlerinin yanında değil. Sakıncalı o zaman belli...

Sonra Freddy Krueger abimiz sahneye çıktı. Zaten küçüğüm o yaşlarda, azıcık bir canım var, o da benden çıktı o an itibariyle... Nasıl bir şey böyle... Benim gördüğüm en korkunç yüz Sezen Cumhur Önal'a ait o zamana kadar, en çok ondan korkmuşum...

Allahım hem korkuyorum, hemde seyrediyorum. Hava aydınlık daha, gündüz vakti. Nasıl cesaret veriyor bana o ışık anlatamam. O zaman aklım bilmiyor tabi, "ulan gudik, kutuplar mı burası, 6 ay mı sürecek bu ışık" demiyor bana içten içe...

O tekerlemeye kadar korku henüz elimle gözümü kapatıp - aralardan bakacak seviyeye ulaşmamış, Tutti Frutti izler gibi izliyorum, kocaman gözlerim...

Sonra o mıy mıy ses... ;

"...

biir ikiiii, bu gece senin için geldi Freddy...
üüüç döört, kapını sıkıca ört...
beeş altı, hemen yakala haçı...
yedi sekiiz, bu gece yine geçiz...
dokuuz oon, artık uykuya son!!!

..."

Şu an ki bu yarım akıllı halimin sebebi bu tekerlemedir arkadaş. Bir kere duydum, ezberledim o an. Bak kaç yaşıma geldim asla unutmam...

Az - biraz aklım vardı, o gün - bu gün çarpım tablosunu ezberleyemem hala. İlkokuldaki salak halim falan hep bundan. İki kere yedi on dört, kapını sıkı ört, altı kere yedi ağzına sıççak fredi... Şok olurdu öğretmenim... Kadın bana bir daha çarpım tablosunu falan sormadı...

Film bitti... Aile geldi eve, yemeğe oturduk...

Şimdi hem yasak bir şey yapmışım, videoya o kasetin girişi yasak, hem de aklım uçmuş... Salak gibiyim masada... Babam "evlat noldu, çok sakinsin, aşık mı oldun len eki eki" falan yapıyor bana. Annem uğraşma çocukla diyor. Çocukla uğraşan uğraşmış zaten, çocuk mu kalmış, bildiğin hasta ruhlu denyo olmuşum...

Saatler ilerliyor ama nasıl korkuyorum. Hiç kımıldamıyorum. Öyle atari oynamak falan yok, gözlerimin yorulmaması lazım. Kitap okumuyorum. Ki o zamanlar manyağım ben, çılgın gibi ansiklopedi okuyorum... Ama yoook, bu gece yok ağa, uykumun gelmemesi lazım...

Nasıl korkuyorum uyur kalırım diye. Çünkü adam kesin harcayacak beni uykumda, o tırnakları boğazıma sokacak, beynimin pekmezini akıtacak, kesin yahu...

Gece oldu. Aile anladı bende o gece bulunan manyaklığı. Sürekli soru soruyorlar. "Korkuyorum" demek sorun değil, şimdiki gibi erkekliğe laf gelmesin takıntıları yok. Ama işte yasakları çiğnemişiz, o söylenecek şey değil. En sonunda baktım bizimkiler Freddy'den daha korkunç bir şeye benzemeye başladılar, söyledim.

Yahu babam nasıl gülüyor arkadaş o an bana. Annem akıllı kadın - anne bi kere - o "yavrucum onlar filmlerde olur, bak işte şaka abidik gubidik" falan yapıyor bana. Babam "yangında olmuş onun suratı öyle" falan diyor bana... Gülüyor ısrarla... Annem "hşşşt korkutma çocuğu" falan yapıyor ama çocuğu birinin korkutmasına gerek yok zaten, çocuk başlı başına korku olmuş...

Annem beni uyutmaya çalışıyor ama yok, uyumuyorum ben. Gözlerimi bile kapatmıyorum. Beni tanıyanlar bilir, ben hala çok az uyurum, sırf bu yüzden işte arkadaş...

Nasıl uyku bastırdı ama... Karar verdim, uyuyacam kesin. Ağzımdan falan kan gelirse annem beni uyandırır diye düşünüyorum. Lan o da ne, annem uyumuş. Be hey kadın, ulan ben uyuyacam önce, anlaşma öyle... Yok hafız, o uyumuş, ben kaldım mı tek başıma... Hayır öyle bir haldeyim ki o gece; yedi cihan üstüme gelse uyumam...

Kalktım yanından, yüzümü falan yıkıyorum sürekli. Evde herkes uyudu... Haydiii... Ulan hadi ben uyumadım ama ya onlar? Hayır yani seviyorum bizimkileride. Bir babamın başına gidiyorum - ağzından burnundan kan gelmiş mi ona bakıyorum / bir benim yatağımda uyuya kalan anneme... Onlar sağlam... Ama ben biliyorum hacı, bana gelecek bu it, kesin benim kafayı bedenden ayıracak bu gece...

Uzanıyorum bir yere mecburen. Dayanacak halim kalmadı çünkü. Gözlerim kapanır gibi olunca pat atıyorum kendimi kanepeden aşağı. Lan böyle bildiğin aşağı yuvarlanıyorum. Yere düşünce, o kalça kısmımdan gelen yoğun acı açıyor tekrar uykumu. Ama en fazla 2 dakika kadar. Sonra pat yine yerdeyim... 5 adamdan dayak yesem o gece ki kadar olmam arkadaş, o gece belden aşağımı hissetmiyordum resmen...

Çok uzun oldu... ... Neyse işte... Beni uyku ilaçlarıyla uyutmalarına yol açacak kadar sapıtmıştım ben o sıralar...

Bir zaman sonra Sabah gazetesi bir haber yayınladı... "İşte Freddy bu, makyajın aşamaları"...

Hay çöllerinizde gezeyim be Sabah, uğrunuza yetmiş kere kurban oluyum...

Odamda ki bütün posterler kalktı an itibariyle... Odamın duvarlarında Freddy'nin makyaj aşamaları vardı...

Şimdi korku filmlerini izleyip "hade len" falan yapıyorum ama yok arkadaş, onları bizler için çekmiyorlar zaten... Yaramaz çocuklar için onlar...

Zamanın ödleği, şimdinin korkusuz cengaveri John Milton

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder